Taşa işlenen altın sırmalı bir nakıştır Mardin. Uçsuz bucaksız Mezopotamya’dan salınarak gelen rüzgârların sokak aralarından, abbaraların altından, kemerli kapılardan geçerek tahtlarda uyuyan çocuklara masal anlattığı bir kenttir. Ulu Cami’nin minaresi etrafında uçan güvercinlerin kanat seslerindeki neşedir. Dünyaya koca bir mirastır. Tarihtir…
Yanı başındaki Midyat ise Taş evleri, konakları, Süryani kiliseleri, abbaralarıyla müze kenttir.
Üç gün boyunca doyasıya her sokağını dolaşacağımız, her yokuşunu çıkacağımız, kapılarında sohbete koyulacağımız, güvercinlerin kanadına konup taklalar atacağımız doyasıya bir Mardin, Midyat yolculuğuna çıkıyoruz.